ABD İç Güvenlik Bakanlığı (DHS), bebeklere kadar olan mülteci çocuklarından biyometrik veri toplama planlarını yapıyor.

Amerika Birleşik Devletleri İç Güvenlik Bakanlığı (DHS), sınırda bulunan göçmen çocukların yüz görüntülerini toplama ve analiz etme planları yapıyor, bu da bebekler dahil olmak üzere tüm yaş gruplarını içeriyor. Bu girişim, DHS'nin Biyometrik Kimlik Yönetim Ofisi (OBIM) müdürü John Boyd tarafından yürütülüyor ve teknolojinin çocukları yaşlandıkça güvenilir bir şekilde tanıyıp tanımayacağına dair bir belirleme amacı taşıyor. Tarihsel olarak, yüz tanıma teknolojisi, gizlilik endişeleri ve çocuk yüzlerinin yüksek kaliteli ve çeşitli verisetleri eksikliği nedeniyle çocuklara uygulanmadı. Yeni DHS planı, ABD-Meksika sınırına gelen büyük sayıda göçmen çocuğu göz önünde bulundurulduğunda, mevcut verilerin önemli ölçüde genişletilmesine yol açabilir. Ancak, programın tamamen uygulanıp uygulanamadığı ve DHS'nin ilerleme hakkında verdiği sınırlı bilgiyle ilgili belirsizlikler hâlâ var. OBIM'in 14 yaş altı çocuklardan yüz görüntüleri toplama çabası, DHS'nin politika değişiklikleri nedeniyle mümkün hale geldi. Bu değişiklikler, biyometrik veri toplama üzerindeki yaş sınırlarını kaldırdı. Bu, gizlilik savunucuları, yasa koyucular ve göçmen hakları örgütleri arasında endişeleri artırdı, çünkü bu teknolojinin çocuklara uygulanmasının bir gözetim devletine yol açabileceğini düşünüyorlar. Eleştiriler, sınırda bulunan güç dengesizliklerinin, göçmen çocuklar ve onların velayetindeki kişilerin bilinçli rıza veremeyeceklerini söylüyorlar, bu da programın etik yönünü daha da karmaşık hale getiriyor. DHS'nin yüz tanıma girişimi, savunmasız nüfusları, örneğin göçmenleri, yeni teknolojileri geliştirmek için kullanan daha geniş bir eğilimin parçası. Bu uygulama, Irak ve Afganistan gibi savaş bölgelerinde biyometrik sistemlerin kullanıldığı geçmiş örneklerle paralellik gösteriyor. DHS'nin gizliliğin önceliği olduğu yönündeki garantilerine rağmen, kurum, biyometrik verilerin nasıl paylaştığına dair şeffaflık eksikliği ve yetersiz belgelendirme için eleştiriliyor. Bu programın sonuçları geniş kapsamlı, yalnızca devlet kurumlarının veri toplama uygulamalarını değil, aynı zamanda daha geniş yüz tanıma endüstrisinin çocuk verilerine yaklaşımını da etkileyebilir.